Nedir bu güft ü guy-i çerh-i alem, lafz-ı bi mana
Nedir bu hay huy-i gafletü
endişe-i dünya
(Nedir bu dünyada dönüp dolaşan dedikodular, hiç bir manası
olmayan sözler)
(Nedir bu hay, huy, Nedir bu gafletle çekilen dünya
endişesi)
Kafestir meskenin bağ-ı safa olmaz iken bilmem
Nedir çün ü çiradan maksadın ey
tut-i hülya
(Meskenin bu kafes oldukça burada sefa bağı olamıyacağı
halde bilmem ki)
(Nedir bu niçin, nasıl diye sorup durmaktan maksadın ey hayaller
papağanı)
Nikab-ı zahir-i dünya bıraktı
hatırın meftun
Hakikat berzen-i köhne içün
layıkmıdır sevda
(Dünyanın görünen peçesi gönlünü tutkun etti)
(Aslı köhne olan bu sahra için bunca sevda layıkmı)
Bu gülşen sandığın külhan, vatan
olmaz sana bülbül
Bu gelin lane tutmaz, sende
tutma fikri istikba.
(Gül bahçesi sandığın bu külhan senin vatanın olamaz ey
bülbül)
(Bu gelin yuva tutmaz, sende bu fikri sürdürmekten vazgeç)
Solar bir gün tebessümle seni
ağlattıran güller.
Gelir bad-i harif vü pençe-i
kahr eyler hep ifna.
(Solar bir gün tebessümü ile seni ağlatan güller)
(Sonbahar rüzgarı kahredici pençesi ile gelir hepsini yok
eder)
Basiret ehline ibret verür çün
nay-i zenburi
Ana söz yok ki olmuş dide-i can
u dil-i a'ma
(Geleceği görebilen için arıların çaldığı ney ibret verir)
(Ancak can ve gönül gözü kör olana söylenecek söz yok)
Çıkar başa yolu zinhar Talib
mültefit olma.
Gelir bir gün olur şems u cihan
ü mah na-peyda
(Talib tuttuğun yolda sonuna kadar git, dünyaya iltifat etme)
(Gün gelir bu cihanın güneşide, ayıda yok olur gider)